30 Haziran 2007 Cumartesi

sizlerde paylaşımda bulunabilirsiniz

24 Haziran 2007 Pazar

Çukur Kazma





Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş. Bir başka grup da gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri dayanamamış ve ne yaptıklarını sormuş.
Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...


***
BEYİN NE İŞ YAPAR ?

Temizlikçi bir kadın dışardan ilkokul diploması almak için sınava girer.
Tabiat bilgisi soruları ve cevapları şöyle:
Soru: Mide ne iş yapar?
Cevap: Sindirim yapar, yediklerimizi öğütür

Soru: Akciğer ne iş yapar?
Cevap: Solunum yapar. Bizi yaşatır.

Soru: Kalp ne iş yapar?
Cevap: Dolaşım yapar.

Soru: Beyin ne iş yapar?
Cevap: Bizim apartmanda kapıcılık yapar
**
ASLI VARDUR
Idris'le Dursun, kahvede ayri masalarda hafif sıkkın oturuyorlar.
Idris sesleniyor:
- Bana "ayran" desena...
- Ayran!
- Uyy, ben da senun karuna hayran!
Fena halde bozulan Dursun, biraz sonra Idris'e sesleniyor:
- Bana "gazoz" desena...
- Gazoz...
- Uyy, ben da senun karini öptum...
Idris, dudak büküyor:
- Bu söyledigunun kafiyesi yoktur...
Dursun sözü bagliyor:
- Kafiyesi yoktur ama asli vardur










20 Haziran 2007 Çarşamba

Bilmiyorsan bilmiyorum de

Birgün arslan ormanda gezerken tilkiye rastlamış.kükreyerek:''söyle bakalım bu ormanın kralı kim?''demiş.tilki hemen:''bu da sorulurmu kralım;tabiki sizsiniz.''diye karsılık vermiş.cevaptan hoşnut olan kral gezintisine devam etmiş.bu kez karşısına maymun çıkmış.maymun:''hünkarım''demiş''sizden başka kim bu oranın kralı olabilirki?''iyice sevinen kral gezintisine devam etmiş.biraz ileride file denk gelmiş.yine kükreyerek:
''söyle bakalım bu ormanın kralı kim?''diye sormuş.
Canı sıkkın olan fil,yanıt vermemiş.aslan tekrar kükreyerek:''söyle bakalım bu ormanın kralı kim?''demiş.fil yine cevap vermemiş.aslan bır kez daha kükreyerek:''söyle bakalım bu ormanın kralı kim?''fil,aslanı kaldırdığı gibi önündeki ağaca çarpmış.sersemleyen aslan ağlamaklı bir sesle:''ne vuruyorsun yaa?bilmiyosan bilmiyorum desene!''



19 Haziran 2007 Salı

FADİME FEMİNİST OLURSA

Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der:
-Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı...Alman konuşmacı:
-Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış...Fadime kürsüye çıkmış:
-Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel'e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı...

Nasreddin hocanın iki karısı varmış biri diğerinden daha genç ve güzelmiş. Tekneyle gezintiye çıkmışlar karıları hoca demiş biz göle düşsek önce hangimizi kurtarırdın? -Hoca yaşlı karısına dönmüş “ Hanım sen biraz yüzme biliyordun değil mi? “ demiş








Temel bir gün kahveye girmiş. Üstü başı yırtıkmış. Ne oldu diye sormuşlar.

-Temel: "Kaynanamı gömdük."diye cevap vermiş.
- Kahvedekiler: "İyi de bu halin ne?"
-Temel: "Biraz direndi de."







9 Haziran 2007 Cumartesi

avukatlar

rolex

Çok havali ve zengin bir avukat, yeni aldigi lüks spor arabasini
ofisinin
önüne park eder. Ofisteki arkadaslarina nasil gösteris yapacagini
düsünerek
arabasindan inerken, yoldan hizla geçen bir kamyon sürücü tarafindaki
kapiyi kopartir atar. Avukat derhal cep telefonunu kapar ve polisi arar.
Bir dakika içinde polis olay yerine gelir fakat daha tek bir soru
sormasina firsat birakmadan avukat isterik bir sekilde haykirmya baslar..
Daha geçen gün aldigi arabasi mahvolmustur ve kaportaci ne kadar ince is
görse gene de eskisi gibi olmayacaktir. O kamyonun sürücüsü derhal
bulunmali ve yaptigi
hasar ona mutlaka ödettirilmelidir. Avukat kizgin ve öfkeli sikayetini
nihayet bitirdiginde, polis bikkin ve inanamaz bir sekilde basini
sallar:
"Siz avukatlarin bu kadar materyalist olmalarini bir türlü
anlayamiyorum.." der "..sahip oldugunuz seylere öyle baglaniyorsunuz ki,
baska birseyi gözünüz görmüyor...".
"Nasil söylersin böyle birseyiı" diye hayretle sorar avukat.
Polis adama aciyarak ve küçümseyerek bakar: "Sol kolun dirseginin
altindan kopmus görmüyor musunı
Kamyon sana carptigi sirada olmus olmali ve sen bana kaportacidan
bahsediyorsun...."
"Aman Tanrim!" diye bagirir avukat. "Rolexim de gitmis...






Avukat hirsizlikla suçlanan müvekkilini harika bir savunma ile hapisten kurtarmak istemektedir. Avukat Yargica hitaben;- "Müvekkilim, arabanin camindan içeri sadece kolunu sokup çantayialmistir. Müvekkilimin kolu, muvekkilimin bizzat kendisi degildir. Sadecebir kol tarafindan islenen bir suç için niye bütün bir kisiyicezalandiriyorsunuz." der...Yargiç , gülümseyerek;- "Peki o zaman ayni mantikla gidiyorum ve müvekkilinizin kolunu 1 yilhapse mahküm ediyorum. Müvekkiliniz isterse ona eslik edebilir." der...Müvekkil gülümser. Avukatin yardimiyla müvekkilin takma kolunuçikartirlar ve dönüp giderler...

***

İki tane çiftçi, biri Adanalı, diğeri Kayserili, sohbet ederken, tabi haliyle zenginlikleriyle övunecekler... Adanalı başlamış : -Bizim orda sabah günes doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyo biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoz, demiş... Kayserili de demiş ki : -Yav bizim de vardı öyle bir arabamız ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık....




gülümseyin hayata











"Bak karıcığım, ben ölmek üzereyim. Ölmeden önce sana bir itirafta bulunacağım. Seni aldattım, hem de bu evde senin yatağında." der... "Biliyorum" der kadın da, "Yoksa seni niye zehirlerdim ki?"

4 Haziran 2007 Pazartesi

İNANAMAYRUMM :)

Ekonomik kriz yüzünden büyük para problemi olan Temel, çocuk kaçirip fidye istemeye karar vermis. Sehrin büyük bir parkinda çocugun birini gözüne kestirmis Önce bir not yazmis : Çocugunu kaçirdim. Bunu yaptigim için üzgünüm ama kusura bakma çünkü gerçekten paraya ihtiyacim var.
Yarin sabah saat 7'de falanca parktaki filanca agacin altina bir siyah çantada 5 milyar getir
Imza: Laz

Çocugun yanina gitmis, notu çocugun ceketinin iç cebine koyup, dogruca evine gitmesini ve notu babasina göstermesini söylemis.. Ertesi sabah parka geldiginde söyledigi agacin altinda,söyledigi renkteki çantada
içinde 5 milyar olan emaneti bulmus. Paralarin yaninda bir de not varmis :
"Paran purada ama bir Laz hemsehrisine nasil peyle bir sey yapar inanamayrum." inanamayrum."

Önemli bir tıbbi analiz !!!

Yediklerine dikkat edenler icin beslenme ve kalp sagligi konusunda son nokta... Bunca zamandir bircok karsit tibbi gorus dinledikten sonra gercegi ogrenmek cok rahatlatici.
1- Japonlar cok az yagli yiyecekler tuketirler, Ingiliz ve Amerikalilardan daha az kalp krizi gecirirler.
2- Meksikalilar cok yagli yiyecekler tuketirler, Ingiliz ve Amerikalilardan daha az kalp krizi gecirirler.
3- Japonlar cok az kirmizi sarap tuketirler, Ingiliz ve Amerikalilardan daha az kalp krizi gecirirler.
4- Italyanlar da, Fransizlar da yuksek olcude kirmizi sarap tuketirler, Ingiliz ve Amerikalilardan daha az kalp krizi gecirirler.
5- Almanlar cok yuksek miktarda bira, sosis ve yagli yiyecekler tuketirler, Ingiliz ve Amerikalilardan daha az kalp krizi gecirirler.
SONUC:
Istediginizi yiyebilir ve icebilirsiniz. Gorunen o ki, kalp krizine neden olan sey, Ingilizce konusmaktir !!! :))

2 Haziran 2007 Cumartesi








TÜRK YURDU

Köye Mektup

Emine gızım, Benim. Ayşe nenen. Bildin mi? Bildin dabii. Elimde böyüdün a gızım. Yoğsa şehere oğlumun yanına gitdim diye beni untuveedin mi? Böğün tam 10 gün oldu köyden ayrı düşeli. Çok özledim orları. Doktura çıkarttı beni oğlan. Gözümdeki katarağı aldılar razı olsun. Perde falan galmadı. Çayıra baktım mıydı, goyunların hepisini görecem. Azcık sıkıldım burlarda. Halden annayan da olmadığına, köye mektup yazdırayım dedim göççük toruna. Canım pek daraldı buralarda. Goca bi köyü bi binaya doldurmuşlar. Herkesleri kümes gadar evlere tıkmışlar. Bir tek hamamı güzel benim oğlanın evinin. Hamamdaki çeşmenin kurnası görsen Eminem, gocaman. Cakuzi kurnası. Bizim gölbaşı gibi böyük deel, biriki debelencek gadar emme çimiyom içinde zaman zaman. Haftaya köyden burlara gelcekler varımış. Çıtırların Hilmi'den bağ makasını yolla bana. Bizim gelinin tırnaklarını kırkacam. Bostan çapası gibi olmuşlar, sorduydum, "kesemiyoz" dedi, utancından boya sürüyo gariban. Okusun, ilim bellesin diyin şehere gönderdiydik emme edepsizliği bellemiş benim oğlan. Eve, gelinin gözü önünde cıbıl gadınlar getiriyo her akşam. Gadınlar bir oynayyolar, bir güleyyolar sabaha gadar heç utanmadan. Şükür ki heç çıkmayolar o güçük gara kutudan. Gelin de acık beceriksiz ya.. Ne etcen gari.. Ocakta tencere tıngırdatmaya üşeniyo, alıyo bizi hambörger miymiş, ham börülcemiymiş ney, onu yimeğe götürüyo. "Ben ham yimek yimem a gızım.." dedim dinnemedi. Arpaya katsan at yemez, kepeğe katsan it yemez. Anaaa, gurudum, Cıkcıklar'ın bağındaki gorkuluk gadar galdım açlıktan. Hele bi dur. O yimeklerin yanına gara bi su veriyollar da Eminem, içtiydim, dedim "alla, yandım anam." Yanndı genizlerim, köpükler çıktı ağzımdan burnumdan. "Şeherin gara suyu gudurttu beni herhal" dedim aklımdan. Anaam, bi iyi geldi bana o sonnadan. Hergün alıyo torun bana o gara şişeden bakkaldan. Gerçi masraf çıkarmayam oğlana diyom emme "Alacağım bir iğne, çeliğin okkasından bana ne" diyom sonradan. Zaten hepiciği müsrüf. Akşama gadar kavuruyolar, sabaha gadar savuruyolar. Böyük torun helhal evlendi, başka evde yaşıyo dediler. Gayrı ocağından ayrı yaşamak isteyo dediler. Çağırın göresim var dediydim. Aaşam gelecekti, bekledim uyuya galmışım. Gece ayakyoluna galktıydım. Anaa, baktım salonda biri yatıyo. Usulca yanaştım, gafasına yorganı çekmiş, parlak küpesi upuzun saçları gözüküyo. "Hah" dedim. "Torun sürpüz yaptı. Yeni gelini de getirivermiş, saçları da küpeleri de pek ışıl ışıl" derken, yataktan dönüverdii... "ELLEH.. Gelinin gara gara sakalları, pos pos bıyıkları var!!." Elim ayağım boşanıverdi. Başladım bağırmaya "Ecinni fış fış! Ben sana dokunmam kış kış!!. Destur Bismillah.. Yaa Alllaaahhhh!!.." derkene bayılmışım. Ayılayazdım, gözümü açdıydım, ecinni bana "Babanne" diye yapışıverdi, gene bayılmışım. Sonnadan annadım ki, o yeni gelin deel benim büyük torun Hidayet'miş. "Sana dedenin adını verdik. Hidayete ereceğine zıvanadan çıkmışın" diyip bastonu dehledim gafasına. Ben eyiyim Emine gızım. Merakta galma. Sade, bazı diyom keşke gözlerim perdeli galaydı. Belki o perdeden görmüyodum bunnarı. Ben yazarım yine sana. Hele kal sağlıcakla...

alıntı